9 Ekim 2008 Perşembe

Lezbiyen Sinema

İlk lezbiyen temalı film 1931 yılı yapımı, Christa Winsloe'nun romanından uyarlanan ve Leontine Sagan tarafından yönetilen Mädchen in Uniform'dur. Filmde, öğrenci Manuela von Meinhardis'in öğretmeni Fräulein von Nordeck zur Nidden'e duyduğu ihtiraslı aşk anlatılmaktadır. Filmin senaryosu bir kadın tarafından yazılmış ve filmin yapım ekibinde genellikle kadınlar görev almıştır. Filmin Alman lezbiyen kültürü üzerindeki etkileri 1930 yılında çekilen Mavi Melek adlı filmin ardından gelmesi nedeniyle sınırlı kalmıştır.
1990'ların başına kadar filmlerdeki her türlü lezbiyen aşk teması üstü kapalı olarak verilmiş ve seyircilerden hemen herzaman gerekli sonucu çıkartmaları beklenmiştir. Greta Garbo'nun da rol aldığı 1933 yapımı Kraliçe Christina, konusu lezbiyenlerle ilgili olmamasına karşın lezbiyen estetiğinin bir parçası olarak kabul edilmiştir. Alfred Hitchcock'un Rebecca isimli 1940 yapımı, Daphne du Maurier'in romanından uyarlanan filmi oldukça açık bir biçimde lezbiyenliğe vurgu yapmıştır. Ancak, bu filmdeki karakterler olumlu olarak yansıtılmamıştır. Filmdeki Bayan Danvers takıntılı, nörotik ve cinayet eğilimli; filmde hiç gözükmeyen Rebecca ise bencil, kindar ve ölüme mahkum şekilde tasvir edilmiştir. 1950 yapımı Eve Hakkında Herşey'in ana karakteri senaryoda ilk başta lezbiyen olarak yer almış buna karşın filmin son halinde ana karakterin lezbiyenliğine izleyenlere gerekli ipucu ve mesajları vermek kaydıyla hafifçe değinilmiştir.
1961 yapımı, Lillian Hellman'ın aynı adlı oyunundan uyarlanan The Children's Hour isimli filmde Audrey Hepburn ve Shirley MacLaine başrolleri paylaşmıştır. Film, oyunda yer alan derin karanlık temaları ve lezbiyen alt mesajları yansıtmayı başarmıştır.[20]
Açık lezbiyen temalı, sempatik lezbiyen karakterlere sahip olan ve lezbiyenlerin başrollerde olduu filmler 1990'lardan itibaren çekilmeye başlanmıştır. 2000'li yıllar itibariyle, bazı filmler lezbiyenliğe cinsel arzudan öte daha geniş bir bakış açısıyla yaklaşmaya başlamış ve karakterlerin cinsel yönelimlerinden çok kendilerini keşfetmelerine değinmişlerdir.
Bound (1996), Chasing Amy (1997), Jessica Stein'ı Öpmek (2001), Mulholland Drive (2001), Cani (2003), D.E.B.S (2004), Aşk Yazım (2004), Sevgiyi Ararken (2004), Rent (2005), Imagine Me & You (2005) ve Loving Annabelle (2006) 1990 sonrası Hollywood tarafından çekilen lezbiyen temalı/içerikli filmlere örnek gösterilebilir.
Hollywood dışında da 1990 sonrası birçok lezbiyen temalı ve İngilizce olmayan film çekilmiştir. Ateş (Hindistan, 1996), Fucking Åmål (İsveç, 1998), Mavi (Japonya, 2002) ve Blue Gate Crossing (Tayvan, 2004) bu filmlere örnek olarak verilebilir.
Türk sinemasında ise lezbiyen temalı filmlerin sayısı sınırlı kalmıştır. 1985 yapımı, yönatmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı, başrollerini Müjde Ar ile Nur Sürer'in paylaştığı Dul Bir Kadın ile yönetmenliğini yine Atıf Yılmaz'ın yaptığı ve başrollerini Lale Mansur ile Meral Oğuz'un paylaştığı 1992 yılı yapımı Düş Gezginleri isimli filmler lezbiyenlik temasına açıkça vurgu yapmıştır. Perihan Mağden'in romanından uyarlanan 2005 yılı yapımı İki Genç Kız da Türk sinemasındaki lezbiyen temalı filmlere örnek olarak verilebilir.

Hiç yorum yok: